Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda konuştu: (1)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Süleymaniye’ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen KYB, PKK’ya yönelik destekleyici tavrını değiştirmezse ilave tedbir almaktan çekinmeyiz.” söz konusu.
TBMM Genel Kurulu’nda Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde meydana gelen terör saldırısı ve bölgedeki gelişmeler hakkında milletvekillerine bilgi veren Fidan, operasyonda şehit olan Türk askerlerine Allah’tan rahmet diledi. Bölgeye yaralanan ve tedavileri devam eden askerlere acil şifalar dileriz.
Başta şehit aileleri olmak üzere tüm millete başsağlığı dileklerini dile getiren Fidan, devletin terör belasını sona erdirme konusundaki kararlılığı ve kararlılığının her şeyin üstünde olduğunu vurguladı.
Fidan, “Sınırda PKK/YPG ve destekçilerine karşı meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde mücadelemiz son terör odağı etkisiz hale getirilene kadar devam edecektir” dedi. ülkenin ulusal güvenlik sisteminin bir parçası olan dış politikanın önceliklerindendir.
Bu strateji kapsamında bölgedeki tüm örgütlerin kalıcı olarak ortadan kaldırılmasının şart olduğunu belirten Fidan, “Bu sadece milletimizin değil, tüm bölge ülkelerinin barış, güvenlik ve refah içinde yaşamasının vazgeçilmez şartıdır. Bu nedenle bölgedeki tüm komşularımızın ve müttefiklerimizin “Terör örgütleriyle mücadelemize samimiyetle destek vermesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.” dedi.
“Uzun vadeli bir mücadele başladı”
Bakan Fidan, uluslararası mücadelede kullanılan en klasik araçlardan birinin vekil unsurlar ve terör örgütleri olduğunu belirterek, özellikle Soğuk Savaş döneminde nükleer caydırıcılık nedeniyle birbiriyle savaşamayan kampların vekil unsurlar üzerinden savaşmaya başladığını hatırlattı. Fidan, Türkiye’de varlığını sürdüren silahlı terör örgütleri arasında yer alan PKK ve DHKP/C başta olmak üzere aşırı sol terör örgütlerinin aslında soğuk savaş döneminin diğer ürünleri olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Soğuk Savaş sonrasında bölgemizdeki ülkelerin birer birer teröre, iç savaşa, işgale sürüklendiğini gördük. Aynı senaryoların Türkiye’de de uygulanmaya çalışıldığını gözlemledik. Ancak dikkate alınmayan bir şey oldu.” 21 yıldır halkımızın güveniyle hizmet veren Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki hükümetlerimiz, terörle mücadele ediyor, bu çabalarında kuralları çiğneyerek, kölelik gömleğini yırttı. Türkiye’ye empoze edilmeye çalışıldı. Türkiye, hükümetlerimiz döneminde uzun yıllar bölücü terör örgütleriyle mücadele etti. Bu çabayı sürdürürken özgürlük ve güvenlik istikrarında altın oranı yakalayan bir yola başvurdu. Demokratik adımlar atılırken Milletimizin hak ettiği değerler alınıyor, hükümetlerimiz döneminde bölücü terör örgütleriyle mücadele edilmiş, kendisini oluşturan toplumsal kurallar kaldırılmış, eş zamanlı olarak askeri ve istihbarat alanındaki yöntemler de gözden geçirilerek uzun vadeli bir çalışma başlatılmıştır. yeni anlayış ve strateji.
Gelinen noktada bölücü örgüt Türkiye’deki silahlı varlığını kaybetmiş ve ülke içindeki faaliyetlerini minimum seviyeye indirmiştir. Ülkemizin her bölgesi güven ve emniyet duygusuyla yaşanabilir hale geldi. “Örgüt artık Türkiye’den çok Suriye ve Irak’a yönelik bir ulusal güvenlik tehdidi haline geldi.”
“Tehdidi kaynağında ortadan kaldırıyoruz”
Fidan, Türkiye’nin yıllardır karşı karşıya olduğu terör tehdidinin birçok ülkenin karşı karşıya olduğu tehdidin çok ötesinde olduğunun altını çizerek, Türkiye’yi hedef alan PKK, FETÖ, DEAŞ ve DHKP/C’nin farklı ideolojilere sahip olmalarına rağmen birbirleriyle etkileşim içinde olduklarını söyledi. belirtti.
Bu kuruluşlar gerektiğinde amaçları doğrultusunda işbirliği de yapabilir; Üçüncü ülkelerden temin ettikleri lojistik, eğitim ve silah desteğiyle varlıklarını sürdürdüklerini belirten Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de zemin kaybeden PKK, faaliyetlerini sınır ötesine taşımak zorunda kaldı. Bu bağlamda sınırda yürüttüğümüz terörle mücadele stratejimizde önemli ve yeni adımlar attık. Bu doğrultuda,” stratejisiyle tehdidi kaynağında ortadan kaldırıyoruz. Suriye-Irak ayrımını ortadan kaldırdık. Akın Nereden gelirse gelsin, her iki bölgedeki örgütü aynı anda hedef alıyoruz. Kaynakları ve kaynakları birer birer yok ediyoruz. Örgütü ayakta tutan ve gelir elde eden altyapıyı sadece karşımıza çıkan teröristi yok etmekle kalmıyor, bunun da ötesine geçerek, nokta atışı operasyonlarla peşinde olduğumuz üst ve orta düzey yönetim ekibini hedef alıyoruz. “Örgütün uluslararası çabalarını ortadan kaldırıyoruz.” Örgütün terör temasını ortaya koyan belgelerle tanınma.”
Fidan, Irak ve Suriye bölgelerindeki operasyonların her zaman Birleşmiş Milletler Tüzüğü’nün 51. maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkı doğrultusunda, komşuların egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek, sivillerin can vermesini engelleyecek her türlü tedbirin alınarak yürütüldüğünü belirtti. zarar görmemesi ve doğru istihbarat ve keşif bilgilerine dayanarak hassas ateşler kullanılması. gerçekleştirildiğini bildirdi.
“Örgüt, Suriye ve Irak’taki siyasi bölünmüşlükten yararlanarak zemin kazandı.”
Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı’nın terörle mücadele diplomasisini diğer kurumlarla iş birliği içerisinde hassasiyet ve kararlılıkla yürüttüğünü vurgulayarak, “PKK’nın silahlı varlığını dikkate alarak terörle mücadele diplomasimizi yürütüyoruz” dedi. Suriye’de, Irak’ta, İran’da ve başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede siyasi ayağı var.” “Bu bağlamda PKK’nın Suriye ve Irak’taki varlığını yok etmeye yönelik çabalarımızı bölgesel ilişkilerimizin merkezine konumlandırıyoruz. Çünkü örgüt, Suriye ve Irak’taki güç boşluğundan ve siyasi bölünmüşlükten yararlanarak zemin kazandı.” değerlendirmesini yaptı.
Irak alanında; Kandil, Metina gibi dağlık bölgelerin yanı sıra Sincar, Mahmur, Süleymaniye ve Kerkük’teki sivil yerleşim yerlerinin terör örgütünün varlık gösterdiği bölgeler haline geldiğini belirten Fidan, “PKK da zayiatın yarattığı iktidar boşluğundan istifade etti. DEAŞ’ın Irak’taki varlığının artması ve nüfuzunu bu bölgelere de kaydırmış olması nedeniyle DEAŞ’la mücadele adı altında Kerkük’e davet edilen PKK, daha sonra bu kentte varlığını geliştirerek DEAŞ’tan kurtarılan Sincar’a yerleşmiştir. , bu anlamda öne çıkan gelişmelerden biri oldu: “Boşalttığı bölgelere yerleşirken, sahada DEAŞ’la kısmi işbirliğini de sürdürdüğü görülüyor. Başta Kerkük çevresi olmak üzere ihtilaflı bölgelerde adı geçen terör örgütleri arasında herhangi bir çatışmanın olmaması bu durumun en açık delilidir.” dedi.
Bakan Fidan, Merkezi Irak Hükümeti ile Erbil arasındaki çatışmanın ve bölgedeki Sünni ve Şiilerin örtülü ayrılığının PKK’nın Irak’ta istismar ettiği temel meseleler olduğuna dikkat çekerken, diğer taraftan KYB’nin Irak’a alan açmasının da bu konuların başında geldiğini belirtti. Süleymaniye ve çevresinde PKK’nın, örgütün bu bölgede giderek güçlenmesine neden olduğunu söyledi.
Fidan, “Aitliği tartışmalı bölgelerde Peşmerge varlığının azalması, bazı Irak milis güçleri ile PKK arasında taktiksel ilişkilerin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. KYB, QSD helikopterleriyle Suriye’deki PKK/YPG unsurlarına eğitim vermiştir. Irak’ın kuzeyindeki kaza ve Arbat Havaalanı olayları.” “Bu durum aynı zamanda KYB ile PKK arasındaki ilişkinin boyutlarını da ortaya koyuyor. Eğer KYB, Süleymaniye’ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen PKK’ya karşı tavrını değiştirmezse, daha fazla önlem almaktan çekinmeyiz.” Sözlerini söyledi.
“Sahadaki kararlılığımız Irak makamları tarafından da karşılık buluyor.”
Dışişleri Bakanı Fidan, bölücü örgütün Irak’taki siyasi nüfuzunu artırmaya çalıştığına dikkat çekerek, PKK bağlantılı bazı siyasi oluşumların Irak ve İKB parlamentolarında farklı isimlerle seçimlere girmeye çalıştığını açıkladı.
Irak’ta etkili olan tüm aktörlerle temaslarını kapsayıcı bir şekilde sürdürdüklerini kaydeden Fidan, bu bağlamda 2023 yılının Ağustos ayında Irak’a yaptıkları ziyarette her kesimden yetkili ve siyasi aktörle görüşme fırsatı bulduklarını belirtti. PKK’nın varlığının her şeyden önce Irak’ın toprak bütünlüğüne ve siyasi egemenliğine tehdit oluşturduğunu en açık dille ifade eden Fidan, şöyle devam etti:
“Bu konuda herhangi bir itiraz duymadık. Aslında Sudan Hükümeti terörle mücadelede daha yapıcı bir tutum sergiliyor. PKK dahil silahlı terör örgütlerinin Irak’ın egemenlik ve refahına büyük bir tehdit olduğunu kabul ediyor. Sahadaki kararlılığımız terör örgütüne karşı her türlü altyapı ve güvenlik esasına dayanmaktadır.” Üst yapının hedef alınacağı yönündeki yaklaşımımız Irak makamlarında da karşılık buluyor. Bu kapsamda 19 Aralık 2023 tarihinde Ankara’da Irak Dışişleri ve Savunma Bakanları ile istihbarat ve güvenlik birimlerimizin katılımıyla bir güvenlik toplantısı gerçekleştirildi. Toplantı sonucunda ilk kez yazılı bir metinde Irak’ın PKK’yı ‘tehdit olarak’ gördüğü belirtildi.
(Devam edecek)